Niyet ettik Allah rızası için bu yazımıza içimizi dökmeye. Biraz yalnızlığımızdan, garipliğimizden biraz da hüznümüzden bahsedeceğiz inşallah. Uzun bir inzivadan sonra meslek hayatına başlamış bulunuyoruz. Hiç bilmediğim, aşina olmadığım, ancak gizliden gizliye de hayran kaldığım kadim bir şehre yolumuz düştü. Allah beni kutsi bir hadisle müjdelenen Fatih’in şehri İstanbul’da yaşamaya nasipdar etti. Bunun için biraz hüzünlü biraz da sevinçliyim. Hüzünlüyüm; Ankara’daki dostlarımı, kardeşlerimi çok özlüyorum. Sevinçliyim ve umut ediyorum; burada da gönlü güzel, hizmet ehli insanlarla karşılaşacağımı ümit ediyorum. Yolda olmak sanırım böyle bir şey, sadece Allah’a güvenerek yürümek… Yazımın başlığı da buna binaen konulmuştur. Allah’a güvenmek, Allah bize yeter diyebilmek… Bunu en çok bigâne kaldığın yerlerde, çaresiz kaldığın, nefesinin yetmediği, göğsünün daraldığı ve tüm bunlara rağmen yola devam etmek zorunda olduğun durumlarda anlarsın. Saadet asrından örnek vermek gerekirse; Hz. Peygamber Efendimizin(sav) vefatını düşünün. Hz. Ömer(ra)’nın:“Kim Muhammed öldü derse onu kılıcımla iki parça ederim.”* haykırışındaki halet-i ruhiyesini düşünün. Sahabe-i kiramın belki de en zorlandığı andır. Ancak kısa sürede toparlanıp, ‘Hasbünallahu ve Ni’mel Vekîl’ deyip Allah’ın dini için çalışmaya devam etmişlerdir. Bir diğer örnek Hz. İbrahim’in ateşe atılırken Cebrail(as) gelip: “Bana ihtiyacın var mı?” sorusu üzerine o kutsi meleğe bile “Hasbünallahu ve Ni’mel Vekîl” diyerek karşılık vermesidir. Velhasıl bu dünya imtihan yeridir; yalnızlıkla, gurbetle, biçarelikle, hastalıkla, sağlıkla, zenginlikle, fakirlikle, evlatla, ana-baba ile imtihan oluruz. Hepsi geçicidir, hepsi bize emanettir. Allah bizi her durumda görmek ister, ne yapacağımızı bilmek ister. Bir dalga misali halden hale, halden hale sürükleniriz. Önemli olan asıl hakikati unutmamaktır. Önemli olan her durumda Allah’ın bize yeteceğini bilmektir.
Evet, sevgili dostlar… Sizlere halimi arz ettim. Bunun bir karşılığı olmalı, öyle değil mi 🙂 “Allah bu Kardelen kardeşimize…” diye başlayan dualarınıza çokça talibim. Yazımı çok sevdiğim bir yazar olan Roger Garaudy’den aldığım bir pasaj ile bitirmek istiyorum:
“Ben merkez değilim. Allah’tır merkez. O zaman, yer Kıyamet günündeki gibi titrer ve yeni bir mücadelenin saati çalar.”**
*Tabakât, 2:266.
**Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum/Roger Garaudy