"Bu dünya olmaz payidar aç gözünü canun uyar
Olgıl bana yoldaş u yar gel dosta gidelüm gönül”
Yunus Emre
Hepimizin bir yol hikâyesi vardır. Yolda olmak, yolculuğa çıkmak insana fani olduğunu hissettiren bir eylemdir. İşte kutlu Peygamber (sav) de şöyle buyuruyor: “Dünyada bir garip gibi yabancı gibi hatta bir yolcu gibi ol.” (1) Dünyaya geliyoruz, gitmek için; kimse bu dünyada kalmıyor, kalamıyor. Hafız-ı Şirazi’nin dediği gibi: “Dünya bir gelindir ve bu gelin kimseyle nikâhlanamaz.” Dünya bir pencere misali her gelen bakıp geçiyor. Bize bu fani dünyada düşen kulluğumuzun farkına varabilmek. Allah bizi en güzel surette, insan olarak yaratmış yani diğer bir ifadeyle eşref-i mahlûkat, yaratılmışların en şereflisi. Bizim bu şerefi koruyabilmemiz için ilk önce Rabbimizi bilmemiz sonra da kendimizi bilmemiz gerekiyor. Bunun için başıboş olamayız; bizi Yaratanı bilmemiz için, kendi nefsimizi tanıyabilmemiz için gayret etmeliyiz. “Kendine arif olan Rabbine arif olur.” Bunun için Allah bizi rehbersiz koymamış, insanlara Peygamberler göndermiş. Onlar Allah’ı ve Allah’ın dinini tebliğ etmişler. İnsana kâinattaki yerini göstermişler, kulluğu öğretmişler.
İnsan, eşref-i mahlûkattır ve kâinatın merkezidir. O nedenle çok değerlidir, bizim medeniyetimizde de nice büyüklerimiz bir iş eyler iken insanın faydasını temel almışlardır. Peygamber efendimiz (sav) “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” (2) ve de “Allah bir kuluna hayır murad ettiğinde, onu insanların ihtiyaçlarını karşılama yolunda istihdam eder.” (3) buyurmuşlardır. Allah’ın emirleri ve Peygamberin sünnetinin nakış nakış işlenerek oluşturulan medeniyet aklı ile yapılan hizmetler binbir canlıya; insana, toprağa, ağaca, güle, sümbüle, bülbüle adeta hayat bahşeder. Bu bilinçle yapılan ameller insanın gönlünü de güzelleştirir, gönül bahçelerinde güller açtırır. Dünyevi menfaatler, hırslar ise insana huzur vermez. İnsanların işlerini kolaylaştıran, ihtiyaçlarını gideren amellere misal verecek olursak en güzel örnek sadaka-i cariyedir. Sadaka-i cariye, sürekli ecir getiren sadaka anlamına gelir. Faydalı bir ilim, mescit, çeşme, kütüphane, vakıf, yol, köprü gibi birçok kurum sayılabilir. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “ Âdemoğlu öldüğü zaman amel defteri kapanır. Üç kimse bundan müstesnadır: Sadaka-i cariye meydana getirenler, topluma yararlı bir ilim bırakanlar ve kendisine hayır dua eden hayırlı çocuk yetiştirenler.” (4)
Günümüzde kapitalist ve sömürgeci sistem ise insanlık onuruna ters çalışıyor. Bu sistemde bazı insanların para ve güç elde etmesi için bazı insanlar tabiri caizse köleleştiriliyor. Çünkü ‘ben’ odaklı yani ‘nefis’ odaklı bir anlayış var. O yüzden “İnsan, insanın kurdudur.” denir. Halbuki insan kulluk bilinciyle hareket ederse, karşılaştığı her insanın kendisine emanet olduğu bilinciyle hareket ederse karşısındakinin kurdu değil, şifası olur. Bir de insanı ve kulluğu merkeze alan bir medeniyete, Osmanlı’ya bakacak olursak Mehmet Genç hocanın değerlendirmesiyle: “ Osmanlı sisteminde insan ekonomi için değil, ekonomi insan içindir.” Osmanlı’nın yıkılışına etki eden bir anlayıştır bu aynı zamanda zira bu kaide ile isteseniz de kapitalistleşemezsiniz.
Evet, dünya hayatı bir yol misali dedik, biz de yolcularız. Yürürken başımıza türlü işler gelir, bazen düzlüğe çıkarız bazen bir çukura ayağımız takılır. Bir döngü misali kimse hep bir halde kalmaz. “Bu da geçer Ya Hu!” diyerek ne varlığa yeriniz ne yokluğa dövünürüz. Biliriz ki hiçbir hal kalıcı değildir, bu dünya ve bu dünyadaki her şey fanidir. Tek hakikat vardır o da Hak’tır.
Yunus Emre der ki:
“Bu ‘alem-i kesrette sen Yusuf u ben Ya’kub
Ol ‘alem-i vahdette ne Yusuf u ne Ken’an”
Evet, ne sen baki ne ben baki! İnsan bu hakikati unutup, nefse uyup, dünyaya dalıp gider.
Ta ki bir dost eliyle uyana! Ölmeden evvel öle! İçindeki bir nefsi öldüre, bir gönlünü Hakk aşkıyla yaşata!
Yazımızı Şerafeddin Ebu Ali Kalender Hazretlerinin nasihatleri ile bitirelim: “Ey kardeşim! Nefsi iyi tanırsan, dünyayı iyi tanımış olursun. Ruhunu tanırsan, ahireti tanımış olursun. Gelip geçici olan dünyayı terk edip ahirete yönelmen, ahirete faydası olacak ameller yapman; nefsi, dünyayı, ruhu ve ahireti tanıman nispetinde olacaktır. Allahü Teâla hepimize selamet, saadet versin! Amin.”
1: Tirmizi,Zühd,25
2.el-Acluni,Keşfu’l- Hafa,1/393,H. No:1254 3.Süyuti,II,4/3924
4.Müslim, Vasiyyet 14